ses fobisi diye bişey var. ona giriyor sanırım. doktor?

geçen kardeşimle çekirdek çitliyoruz, bi ara tv ayarı bozuldu onunla uğraşmaya başladı. ben yemezken yeme gıcık oluyorum dedi de siktir ordan dedim devam ettim.

hapşıran insan her yerde her zaman karrşına çıkacak ona yapacak bişey yok.
ağız şapırdatanla yemek yeme.
osuranla birlikte uyuma.
kendi kendine ses çıkarandan uzak dur.
anne babayla arayı aç
o.spu gibi sakız çiğneyenle ara ara takıl
uykuda horlayan karın olursa yatakları ayır

misantropi başlangıcı. ileriki safhalarda kendi türünden komple tiksineceksin. oluyor öyle. kalabalık şehir travması. kaçabiliyorsan şehirden kaçmaya bak.

bana en çok toplu taşımada ve yolculuklarda oluyor. insanların fısıltılarına, telefonda konuşmalarına, kendi aralarında konuşmalarına hatta kulağımın hemen arkasında nefes almalarına bile katlanamıyorum. biri bana değsin istemiyorum, özellikle toplu taşımada sanki insanlar özellikle temas ediyorlarmış gibi tiksiniyorum temas edeni ittirmek istiyorum falan filan. tek çare kulaklık bence müzik dinlemeden toplu taşımaya katlanamıyorum.

bi de şapırdatarak yemek yiyenden de nefret ederim. ben şapırdatmam ama kendi çiğneme sesimden bile rahatsız oluyorum bazen.

ben de çok nefret ederim ama görmezden gelmeye normalleşmeye çalışıyorum.
sana haçlı seferleri ile ilgili bir kitap tavsiye edeceğim .ben bir pisliğe ya da sese rahatsız olduğumda aklıma bu kitap geliyor biraz rahatlıyorum. insanların topluca ve yürüyerek orta avrupa'dan istanbul'a oradan da kudüs'e olan yolculuklarını anlatan kitapta aklına gelebilecek her insana özgü iğrençlik olduğu için şu an aşırı hijyenik bir çağda yaşadığımıza dua ederek bitireceksin bence okursan bu kitabı.
"kudüs için ölmek - şövalyeler rahipler müslümanlar ve 1. haçlı seferi"
yazarı: dieter breuers

www.eksiduyuru.com :(

Ben islik calanlarin agzini burnunu kirmak istiyorum.

ne yazık ki aynı sorunu ben de yaşıyorum; şapırdatarak yemek yenmesi ve herhangi bir sıvı tüketirken gırtlaktan gelen anormal seviyedeki "gluk gluk" sesi, çileden çıkmama yetiyor.

yapabileceğimiz tek şey kendimizi izole etmek; örneğin senin durumunda, kulağına kulaklık taktığında, beynine "oh, artık duymuyorum" mesajı göndermen ve bir daha dönüp o kişiye bakmaman gerekiyor. en azından uyaramayacağın, topluluk içerisindeki diğer bireyler için daha fazlasını yapabilmen mümkün değil.

gerçi sevdiğin, hayatında yer alan insanları uyarsan da bir şey değişmiyor ki. en azından o anlık dikkat etmeye çalışsalar da, eğer bu bir alışkanlık olmuşsa yine yapacak hiçbir şey yok.

aşkın gözünün kör olmadığını, çılgınlar gibi severken, ancak sevgilim sanki oluktan su akıyormuş gibi bir ses çıkartarak sıvı tüketirken saçlarımı yolduğumda anlamıştım. defalarca kez söylesem de, o sesi çıkarmak elinde olan bir şey olmadığından, kafayı yemekle kalıyordum her seferinde. yemek yerken sırf bu yüzden evde televizyonun, müziğin sesini vs. yükselttiğimi bilirim.. ya da kafaya su şişesi dikeceğini gördüğümde hızlı bir şekilde yanından uzaklaşıyor, evin başka odalarına vs. geçiyordum hey gidi günler.

elimizdeki tek çare, başka uyarıcılarla beynimizi o sesten ayrıştırmak + bir daha onun üzerine düşünmemeye çalışmak.

Yuksek tansiyon basagrisi yapar.ozellikle ensekokunde.agri kucuk tansiyonun yukseldigine isarettir ve risktir. Hipertansiyon hastasi teshisi konulduysa duzensiz ilac kullanimi da bir risktir.tansiyon ilaclari tansiyon dusurucu veya yukselticu degil dengeleyicidir.ani kriz pihti atmasi felc gibi durumlarin riskini azaltir.
Su dakika icinse size tavsiyem diz ve dirsk altlarinizi bes dk soguk suda bekletmek.ense koku ve sakaklari islatmak. Bir sy bardagi suya bir butun limonu sikip icmek.tansiyonunuz yuksekse en etkili dusurme yontemidir.

Bir cok agri kesici tansiyon hastalari icin sakincalidir.

Ensede ağrı yapar.

yapar. kendimde yok ama çevremdeki tansiyon hastalarının hepsi baş ağrısı şikayetiyle doktora gitti.

yüksek tansiyon teşhisin varsa ağrı kesici kulanmamaya çalış +1

sıcak suya limon sıkıp çay gibi içebilirsin ya da sarımsak yutabilirsin. sarımsak zor gelirse solgar'ın sarımsak yağı kapsülü var, ilaç niyetine ondan kullanabilirsin.

Tansiyon ilacının düzenli kullanılmıyor olmasının iki sebebi olabilir. Cehalet, Koyvermişlik.

fakstan sonra 3 kere konuştum. bir iki kere daha aradılar açmadım. yayının kesileceği tarihe kadar aramaya devam ediyorlar. ama teklifleri kulağımı vererek dinlemedim maalesef.

receiver bozuk değilse değiştirmiyorlar diye biliyorum. zaten hepsi aynı işi görüyor.

wi-fi üzerinden internete bağlanan kutular var galiba. bendeki en basit model. belki kayıt özelliği olanlar da vardır.

Receiver'ı bilmiyorum ama vaktiyle aynı yoldan geçmiş biri olarak 2 veya 3 ay tamamen ücretsiz full paket önereceklerini söyleyebilirim. Bunu herkese yapıyorlar. Ben hem istemediğim için, hem de sınamak maksadıyla 1 sene ücretsiz full paket verin kalayım dedim, olmaz dediler. Yani eğer kalmaya niyetliyseniz 3 ay ile 1 sene arasında bir şeyler isteyin bence. 9 ay makul :)

merak edenler olabilir diye yazayım. lig tv hariç tüm paketleri 6 ay komple beleş, 2. 6 ay 25 TL'ye verdiler. kayıt yapan receiveri da beleş verdiler.

joint weed'in içiliş şekillerinden biri, tütünle karıştırılarak sigara gibi sarılıp içilen versiyonu; sigara gibi sarılı haline joint deniyor. weed'i bong(nargile mantığı) gibi farklı yöntemlerle de tüketebiliyorsun.

haşhaş da sigara gibi kullanılabiliyor, direkt olarak çiğneme yoluyla da tüketilebiliyor.

soru 2: tüpün içindeki joint, yanındaki şeffaf yuvarlak şeyler grinder, weed'i içinde öğütüyorsun, sonra tütünle karıştırıp joint halinde sarıyorsun. sağdaki parça üste gelen kısmı, soldakine tütünü koyup sağdakini üstüne yerleştiriyorsun, çevirdikçe öğütüyor kalın weed'i. yeşil kutudaki filtre sanırım, ya da halk arasında zıvana; dudağın direkt olarak yanan weed'le temas etmemesi için. kilitli poşetteki ise weed'in ta kendisi.

volcano digit bir vaporizer'mış, onu bilmiyordum. bong dediğim şeyin elektroniği, yanan weed'in daha hızlı etki eden şeklidir buharlı tüketim. bu da bu işi daha kolay ve daha dumanlı yapmanın yolu.

nax belirtmiş, sadece ot olursa hem sürekli söner hem de içimi zorlaşır. standart bir joint 1 kişiyi çok rahat uçurabilirken fazlasını koymaya gerek yok, yine tütün arasına ancak sağlam sarılmış bir joint'in 4 kişiyi uçurabilmesi mümkün.

böyle anlatınca da sanki her gün vuruyoz guru guru gubara durumuna düştüm. ot içmeyin yassah.

@bruce sağol, yok o büyük torbalı buharlı şeyi sormuştum zaten.

Joint marijuana nin tutun gibi kagida sarilmis ve sigara gibi tutturulerek icilen sekil, illa tutunle karistirmak zorunda degilsin. Ekonomik olsun diye tutunle karistiriliyor bence genelde.

Hashas da sararak iciliyor, pure oldugunu gormedim sarildiginda ama hep tutunle sariliyor. ya da bi yakiyolar filan biseyler oluyo, oyle de aliniyor ama ben sevmiyorum, ayrintisini bilmem.

Menude joint yazmasi "sarmayi bilmiyosan kardes biz senin icin onceden sardik, al ic" seklinde hazir satilisi demek :D

Resimdeki vaporizer olmasi lazim. Turkce cok ilkel versiyonu "kova" dhskajjajs

Haşhaş Türkiye'de yasak, değil mi? Ve bunun gibi anlık mutlu eden ama bağımlılık yapmayan şeyler? Sigara gibi değil ama astıma uygun olarak. Bitki çaylarına inanmıyorum, hiç denemedim ama şimdi haşhaş nere melisa çayı nere :)

Flemenk bir arkadas dedi ki; tutunle weed karistiriliyor cunku sarginin icine tutun koyulmazsa her nefeste sigaranin ucunu tekrar yakmak gerekir.

resimdeki büyük alet vaporizer. amsterdam'daki coffee shop'larda oluyor, ücretsiz kulanabiliyorsun. aslında mantığı kova yapmaya benziyor ama yakmadan yaptığı için daha "az sağlıksız" denebilir. ciğeri söndürmüyor kova gibi. o ucundaki balonu söküp içine çekiyorsun, kova gibi tek seferde hepsini bitirmek zorunda değilsin. subabı oluyor.

joint hazır sarılmış ot demek ama genelde sarmasını bilmeyenler, turistler falan alır. tütünü dayayıp weed fiyatına satarlar, weed'i de süprüntü olur genelde.

haşhaş dedikleri opium olabilir mi? afyon yani. genelde siyah bir taş şeklinde olur. macunumsu bir yapısı vardır. kubara benzer. jointi pek olmaz, pipe'ı yapılır. taze weed varken gereksiz.

biraz ters sırayla yanıtlamış gibi oldum, kusura bakma.

herkes keş çıktı be, gençler bir ara buluşma yapalım bari :p

haşhaş dedikleri şeyin bizdeki karşılığı kubar.

en.m.wikipedia.org

Bizim bildiğimiz haşhaş değil o, yine weedden üretilen, işlenmiş, toz halinde olan ve tütünle karıştırılıp içilen versiyonu.

haşhaş değil bu arada haşiş derler, neye göre haşhaş yazdınız

buluşma yapılsın gerçekten, pariste mezarlık tarif edenler, "tatkılma"'ya teknik açıklama getirenler - ki bilmeyene anlatması bazen tatlı oluyor gerçekten- duyurunun potansiyelini gözler önüne koydu bence.

Ariyorum narkotiği, silmeyin (*-*).

hashas = kubar,

pure joint sarilirsa da oyle milletin soyledigi gibi her cekiste yakman falan gerekmez, evet daha sik soner ama tutunle karistircnksin diye bir sey yok.

Arkadaslar cevap vermis ama ozetlemeye calisayim.

Joint: Tutunle karistirilip sigara olarak sarilmis weed ya da hash

Weed: Kurutulmus kenevir cicegi. Coffeeshoplarda yapragini satmazlar icim kalitesi dusuk oldugu icin

Hash: Haşhaş ile hash farkli seyler. Haşhaş bitki. Hash ise kenevir ciceklerinin uzerindeki tozlarin islemden gecip/preslenip kalip haline getirilmesi. Turkiye'deki kubara denk. Sakin ola yemeye kalkmayin bunu, yenildiginde hem etki gostermez hem de tadi berbattir muhtemelen. Eger macun kivaminda yumusaksa ince iplikler haline getirilip, degilse princ tanesinden kucuk parcalar bol tutunle ( yanmasi weed'e gore daha zordur ) karistirilip sigara ile sarilarak icilir. Bunun disinda raptiye/bardak/pipet kombosu ile icenler, ayran kutusundan uzay gemisi yapan arkadaslar da mevcut.

Resimdeki vaporizer. Arkadaslar kova ve bonga benzetmis fakat bir kac fark var. Kovada/bongda malzeme yanar, dumani cekilir vaporizer ise yakmadan buharlastirir, torbaya doldurur buhari nefesle icinize cekersiniz, icimi daha yumusaktir. Resimdeki vaporizerlarin krali olan volcanoda ise sicaklik ayar weed icin 180-190 ayarlanir. Herhangi bir coffeeshopta vaporizera hash koyarsaniz dayak olmasa da kufur yersiniz buyuk ihtimalle, hazneyi temizlemesi cok zor olur eriyince.

selam ve dua ile.

rowenta hiç kullanmadım ama philips azur iyidir. çok fazla seveni var.

Philips azur kullanıyorum memnunum. Başka marka kullanmadığım için karşılaştırma yapamam ama annem de bunu kullanıyordu memnun oldugu için tavsiye etti.

philips azur'u 5 yıldır kullanıyoruz.
roket!

Philips GC4522/00 Azur Performer PluS ben bunu kullanıyorum çok memnunum. benden sonra 3 arkadaşım daha aldı nasıl anlattıysam artık :D

azuru ark önerdi çok memnunmuş. ben de alıcam

-twitter'ı bırak
-ulusal yayın izleme
-gazete işini komple bırak
-facebook'ta sadece ilgi alanlarına uyan kişileri takip et (ben toplasan 10 insanı falan takip ediyorum, gerisi sayfa/grup)
-instagram'ı da aynı şekilde temizle. 300 kişiyi birden takip etmek zorunda değilsin.
-sözlüğü sol frame üzerinden kullanma. orası dev bir database. sol frame bunun milyarda biri falandır. başlık arama kısmını kullan.

tüm bunları yaptığında tayyip'in ya da bilmem ne bakanının sesini 3 ay hiç duymadığın dönemler olacak. inanılmaz rahatlayacaksın.

reddit, feedly

gözden ırak olan gönülden de ırak olur mantığıle;
ya tası tarağı toplayıp başka diyarlara göçeceksin ya da tası tarağı toplayıp bambaşka diyarlara göçeceksin.
kaldı ki orada da türklerle karşılaşacaksın, ilaç fiyatlarından, kılıçdaroğlu'ndan, tarımın ölme noktasına gelmesinden bahsedecek ve ekleyecek: enflasyon!..

gündemimizden uzak kalmanın tek yolu gündemi kapatmaktır. evet...

Twitter'ı bırakalı aylar oldu, gazete, haber bunlarla zaten işim yok gibiydi. Sözlüğün sol kısmı bozuyor işi. Dediğiniz gibi yapabilsem güzel olacak. Twitter'ı tiksinerek bırakmıştım, Sözlük'ü ve Duyuru'yu bırakamıyorum.

İşin kötüsü uzak sayılabilecek diyarlardayım ve bütün günümü bilgisayar başında geçirdiğim için kafayı Türkiye gündeminden temizleyemiyorum. 30 günlük çelınc olaylarına mı baksam yahu tezi de bitiremiyorum bu sebeplerden. :(

sir gawain +1
Facebook'ta insan yerine keyifli sayfaları takip etmek, Twitter'ı komple bırakmak, gazete televizyonu zaten hiç umursamamak şahane. Reddit'te uplifting news diye bir sub var, onu takip edin illa gündem istiyorsanız, orada dünya çok güzel.

reddit +1

Kaçabilirsin ama saklanamazsın.
(bkz: Türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkânını vermiyor)

Jimmy Bey çok doğru yav. Tam anlamıyla aşabilmiş kimseyi tanımıyorum Tr doğumlu olup da.

detaylı ben de bilmiyorum ama "fena makine değil" le olacak iş değil gibi o bana kalırsa. tüm gece %100 kapasitede çalışacak ve asıl ekran kartını kullanıyor. ekran kartını yazmamışsın. artı oyun için iyi olan bi ekran kartı mining için kötü de olabilir. o kadar basit bir yolu yok onun.

iki arkadaşım, 2 tane amd vega 64 alıp monero mine ediyorlar ama sistemi stabil hale getirmek için 1 ay harcadılar ve makineye team viewer kurmaya dahi çekiniyorlar.

Yüksek verimli sistemlerde bile artık harcanan ev elektriğinin kazançtan fazla olduğunu duymuştum. Hem sistemin güzelse ömrünü uzun tutmaya bak bence.

mining elektriğin ucuz olduğu yerlerde daha kazançlı oluyor. istanbul'daysan astarı yüzünden pahalıya gelebilir.

anlaşılan dertsiz başıma dert olacak, hiç bulaşmıyorum. teşekkürler :)

nicehash'in internet sitesinden aylık ne kadar kazanabileceğini öğrenebiirsin.

sonradan şaşırdığım olmadı, ki o imkansız gibi bir şey ama lars von trier'in hemen hemen tüm filmleri diyebilirim. ve hatta jodorowski'nin de tüm filmleri. david lynch'in bazı filmleri (bilhassa kısa filmi rabbits). mother!'dan hareketle fountain, söylemeye dahi gerek yok. bir de yönetmenini hatırlamadığım kill list diye bir film vardı son zamanlarda izlediğim, iddiasız ama üzerine çok fazla okuma yapılabilecek bir film. eskilerden oz büyücüsü için de öyle derler.

sonradan aklıma geldi. izlediğim en overdose örneğini de yazayım: upstream color. o kadar metafor ki hiçbir bok anlaşılmıyor. metafordan kusarsın.

david lynch filmleri

yorgos lanthimos filmleri (lobster, dogtooth, the killing of a sacred dear)

reddcoin bir kripto para. sanırım reddcoin'le bağış yapılmış.

peki benim ne yapmam gerekiyor. bana mı bağış yapmışlar? kayıt olun hesap açın falan yazıyor ama anlayamadım.

evet sanırım sana yapılmış. şu an reddcoin'in değeri 0,01 dolar. 10 tane yapıldıysa 0.1 dolar bağış yapılmış yani. ama almak için senin de aynı tipping sistemine kaydolmak gerekiyor.

o kadar az bir parayla düşük aralıklı artış çıkışlarla işlem yaparsan komisyondan dolayı paran eriyebilir dikkatli ol.

yok hocam bnb aldım yuzde 10 komisyon ödüyorum, fazla da alıs satıs yapmıyorum.

şu anda iota eth xmr ve verge deyim. verge serepsizi iyi cıkıs yaptı dun yuzde 30 dusmustu.

komisyon yuzde 10 mu? binde 1 diye biliyorum. 0.1% binde 1 olmuyor mu?

request network
genesis vision

normal komisyonun yüzde 10 unu ödüyorum, geri kalan bnb coinle karşılanıyor binance'ta

haftasonuna şunlarla giriyorum:

ripple-xrp
substratum-sub
stellar-xlm
ambrosus-amb

verge'den 1000'i görür görmez çıktım. hiç güven vermeyen bir coin'e dönüştü alsan dert almasan dert.

ambrosus stellar ve substratum çöp hocam market cap ları çok çok düşük ve devamlı satış var, ripple da yiyeceği pumpı yedi zaten. ben olsam almazdım.

neo aldım ben. iyi diyolar. 1 hafta önce 54 dolardan aldım, 65 ti bugün. ara ara biraz düşüyor ama gene çıkıyor hemen.

sub ve amb hadi neyse de stellar'a çöp demek için ya delirmiş olmak ya da bu kripto işinden zerre anlamamak gerekiyor.

Bir siz, bir onlar üslubu kullanarak yazmışsınız, dolayısıyla bizim fikrimizi mi soruyorsunuz yoksa gözlemlediğimizi mi yazalım istiyorsunuz anlamadım açıkçası... Ama sorduğunuz şey zaten yüz yıllık bir ikilem. Cevabı böyle ekşi duyuru’da verilebilir bir şey olsaydı, zaten sormanıza gerek olmazdı. İnsanlar daha sık gördüğü ve ilişki kurduğu hayvanlar ile daha çok yakınlık kuruyor herhalde. Onların hisseden varlıklar olduğunu gözlemleyebiliyorlar. Görmedikleri veya aktif iletişim içinde olmadıkları hayvanları yok sayıyorlar. A.Leopold’un Land Ethic kavramını göz önünde bulundurmak gerek herhalde ideal olan için, ama o da Land Ethic’i savunup sonra ava çıkıyor; ilginç bir kafa olsa gerek.

Hayvan ve doğa sevgisine sahip olmak bana ekstra bi sorumluluk vermiyor saygı duymaktan başka. İster yemek veririm kedilere, ister çöp toplarım kampa gittiğim yerlerde. Ben kediye tekme atmıyor doğayı kirletmiyor isem bu yeterlidir benim gözümde. İnstagramda gözümüze sokulan hayvan sevgileri elbette yapmacık ve gerçeklikten uzak. Ama sen beslenme ve giyinmeye geçersen iş başka. İnsanlığın gelişimi bunlarla entegre olmuş. İşi lüks moduna sokmadığımız sürece et yemekte sorun yok. Yediğin otları git kendin topla,
Bakliyatı buğdayı git kendin yetiştir. Kimse seni tutmuyor. Tüketim toplumu bu, kolay mı bu kadar insanı doyurmak. Ayrıca şu vegan soruları kadar bayat sorular yok. Hayvan sevgisiymiş.

kedi köpek sevip et yiyen ya da dediğin gibi deri kullanan insanları -kendim de dahil- hayvansever olarak görmüyorum. kedim olduğu halde biri "hayvansever misin?" diye sorduğunda "hayır, petseverim" diyorum. son 2-3 yıldır çok az et yemeye başladım. deri, kaz tüyü, yün vs zaten kullanmıyorum. et işini de halledebilirsem işte o zaman hayvansever olarak görebilicem kendimi.

Ben hayvan seviyorum. Hatta bazı zamanlar insanlardan da çok seviyorum hayvanları. Beslemek için, ihtiyacı olan bi tanesinin tedavisi için bütçe de ayırıyorum.

Ama sırf bu yüzden vegan olmayı düşünmüyorum. Sonuçta hayvanların bazıları yemek için var. Hayvan seviyorum diye neden Adana dürüm yemeyeyim ki?

ya sorulan soruları eleştirmeyi sevmem, sorman güzel ama bana kalırsa bunu orada burada pek sorma yani çünkü dışarıdan bakınca ukala bir vegan gibi duruyorsun. çevremde bir sürü vegan-vejetaryen var, hiçbiri de çıkıp böyle şeyleri sorgulamıyor. o sebzesini yiyor, ben karşısında etimi yiyorum, konusu bile açılmıyor. anca duyar kasan veganlardan böyle sorular çıkıyor.

hayvanları seviyorum. evde iki kedim var. sokaktaki hayvanları da koruyup kolluyorum. hafta sonları dağlara, doğanın içine kamplara gidiyorum. dönerken arkamda çöp bırakmıyorum. tüketimimi minimumda tutmaya, ihtiyacım olmadıkça iğne bile almamaya çalışıyorum. diğer yandan, bir kaz tüyü montum var. 10 senedir giyiyorum hala ilk günkü gibi. kim ne derse desin sentetik tüylü montlar ile arasında dağlar kadar fark var. eti ise illa aramam ama varsa elbette yerim. durumum özetle bu.

demişsin ki; et yemek zorunda mısınız. hayır kesinlikle değilim. et olmasa da yaşarım. kaz tüyü montum olmasa da yaşarım. ama et var, ben de yiyorum. kaz tüyü mont üretmişler, ben de giyiyorum. bunlar benim hayat standardımı iyileştiriyorlar. tutup farklı renklerde 10 tane kaz tüyü mont alanı ben de eleştiririm, ya da kampa gidiyoruz, yolda et alıyoruz. "çok aldık şunu bırakalım" diyorum. "bozulursa da atarız ya nolcak" diyene ağzının payını veriyorum. ama ihtiyaca yönelik tüketim zaten olması gereken şeydir.

yemek yemek güzel bir şey. sevmediğim yemek yoktur benim, tüm sebzeleri ayrı, etli yemekleri ayrı severim. süt, yoğurt, yumurta üçlüsünü her gün mutlaka tüketirim. ayda 1-2 balık mutlaka yerim. asla hasta da olmam. ciddiyim yıllar oldu ben en son grip olalı. bunu da açıkçası bu kadar çeşitli ve dengeli beslenmeme bağlıyorum. sağlıkla ilişki kurma demişsin ama kusura bakma sağlıkla elbette ki ilgili bu iş.

diyelim ben vegan olsam;

1- bu güne kadar hayvansal proteine alışmış vücudum için bu bir yıkım olacaktır. bitkisel proteinden aynı desteği alamam. bu tempoya dayanamaz, sık sık hasta olurum. asla ilaç kullanmayan bir insan olarak kesinlikle perişan olurum. o bahsettiğin vegan toplumlar nasıl yaşıyor, bir de biz İstanbul'un göbeğinde bu karmaşanın ortasında nasıl yaşıyoruz, bunu bir incele.

2- benim için büyük dert olur. ne yiyeceğim? etsiz balıksız sütsüz yemek bul ye, nereye kadar? sabah kahvaltısında peki? hayatımın tadı tuzu kalmaz. yukarıda da dedim, yemek yemek benim için bir zevk meselesi. kendimi bundan niye mahrum edeyim ki? şimdi diyeceksin; "ama hayvanları seviyoruz, onları koruduğumuz için rererö". bu kadar hayalci olmayın. siz, biz, onlar et yemeyi bıraktık diye daha az hayvan mı kesilecek sanıyorsunuz? ya da afrika'daki açlar daha mı iyi beslenecek? ya da doğa daha mı iyi korunmuş olacak? bu dünyanın bir düzeni var ve en tepedeki para babaları bu düzenin değişmesini istemediği sürece sen et yemeyerek bir yaprak bile kıpırdatamazsın. tek bir hayvanın bile hayatını kurtaramazsın. o tavuk kesilecekse gene kesilir, gerekirse sen yemedin diye çöpe atılır. sen ise bin çeşit yemekten mahrum kaldığınla kalırsın. ben de tavuk yemiyorum mesela hormonlu diye, tavuklara bir katkım oluyor mu? no.

3- hayvanlar da birbirini yiyor. bu doğal bir denge. (düz adam :D)

peki benim merak ettiğim; bunun PR ile ne alakası olabilir? (PR=halkla ilişkiler)

Cehalet ve/ya bencillik.

evet et yemek zorundalar. hayvansal proteini hayvan olmayan canlılardan mı karşılasınlar? 30 kilo brokoli mi yesinler? vegan beslenmek insan evrimine aykırıdır.

(bkz: www.iskur.gov.tr)

bence sen buradan bir iş bul kendine

yok illa cevap istiyorsan da:

öncelikle et giren yere dert girmezmiş. et yenecek aga. et önemli.
ikincil olarak da cincilya kürk gibi "gerçek" kürk giymiyorsa bir sıkıntı yok demektir. çünkü kürk için hayvan yetiştirilip öldürülmesi vahşettir. burada hemfikiriz.

diğer taraftan evet et yenmesi gerekiyor. sonradan vegan olanların birkaç yıl sonra çok sorun yaşadıkları ve zibilyon tane destekleyici hap kullandıklarını hepimiz biliyoruz. onlara sağlıklı demek tam anlamıyla komedi. ha toplumsal olarak o şekilde yaşamış ve vücut buna alışıksa sıkıntı olmaz.

ayrıca şu vegan faşizmini bırakın artık, kim ne yerse yesin size ne?! sonuçta elde tüfekle ava çıkmıyor bu insanlar.

merhaba

daha önceki duyurularımdan belki biliyorsunuzdur. kendi kendime düzenli olarak orman beslemesine gidiyorum. ayrıca yerel hayvan koruma görevlisiyim. herhangi bir hayvanın tek bir tüyüne zarar gelmemesi için her şeyi yaparım. kedi, köpek, at, eşek, hamam böceği, yılan bunların hepsi benim için aynı kategoride.

mesleğim gereği malesef deri ile haşır neşirim ancak kendim kullanmıyorum.

yolda kürk giyen biri gördüm mü mutlaka yanına gider "kürkünü çıkar vicdanını giy." derim. (eski işyerimden kürklü ürün yapmaya zorlandığım için ayrıldım.) kürk giyen bir tanıdığım varsa ilişkimi keserim. kürk konusunda gerçekten çok hassasım.

et konusuna gelelim: etin tadını gerçekten bilmiyorum. küçükken yedim ancak hatırlamıyorum. vücudumda et yemediğim için hiçbir şey eksik değil. etten aldığım ne varsa kuru baklagil, chia tohumu gibi yiyeceklerden alıyorum.

hem hayvan sevip hem et yiyenler bence hayvanseverliği yalnızca sokaktaki köpeği veya kediyi sevmek sanıyor. ben köpek ile dananın farkını göremiyorum. bence etsiz de yaşanıyor. yiyene saygım var, kimseye sen niye et yiyorsun demem. banane kendi tercihleri.

Ya ben anlamıyorum, binlerce kez sorulup binlerce kez cevabı verildi bu. Lükse kaçmadıkça ve kesim anında hayvanlara eziyet çektirilmedikçe o et yenebilir. Madem hayvanlar can, o zaman bitkiler de can güzel kardeşim, bitkileri de yemeyelim ve hatta hayvanların da bitkilerini yemesini engelleyelim ne dersin? Bitkiler de acı çekiyor? Var mı böyle bi saçmalık ya?

Hayvanları çok seviyorum, kimseye anlatmak zorunda değilim bunu. Seviyorum diye de Tanrının bana haram kılmadığı gıdayı yememezlik etmem. İmkanım olduğunda yeri gelmişse lüzum olmuşsa yerim. Nedir yani bunun hayvan sevgisiyle ilgisi? Endüstriyel hayvan kesimi vs işlerini biz mi yapıyoruz, biz mi işkence ediyoruz da bize soruyorsun bunu? Hayvan sevmek de problem oldu ya, size mi soracaz kimi neyi sevip sevmeyeceğimizi??

"bitkiler de acı çekiyor, bitki de yemeyelim" diyen de geldiğine göre tartışma burada bitmiştir, dağılıyoruz.

mezbahaya götürüleceğini anlayınca gözleri sulanan, huysuzlaşan, kendini ve türdeşini tanıyan, benliğinden haberdar, seninle ve tüm gezegenle iletişim kurabilen, üst duygular geliştirebilen bir canlıyı sırf et gömmeyi sevdiğin ve bunu haklı çıkarmak için pırasayla bir tutmalar falan hala devam ediyor mu? hayvanı yiyorsunuz, bari aşağılamayın yav. vegan muhabbetini sevmek zorunda değilsiniz, vejetaryenlerden tiksiniyor olabilirsiniz ama ne olur şunu da yapmayın artık. modern zamanların "o zaman şimdiki maymunlar neden insan olmuyor"u gibi bir şeye dönüştü bu da.

bu arada bitkilerde sinir sisteminin ve beynin olmayışına, dolayısıyla bunlardan mahrum bir organizmanın her etkiye verdiği tepkiyi acı olarak algılamanın insana özgü bir yanılsama olduğuna falan da girmek lazım da yazarken sıkılıyor insan. yav he, bitkiler de ağlıyor, acı çekiyor, karşısında pırasanın kesildiğini gören bir başka pırasa korkudan büzülüyor falan. "ama bilim adamları deney yapmış, kesilirken gönderdiği sinyal artıyormuş?" yav tabii ki artacak. her canlı organizma etkiye tepki verir, mercan resifi de verir, mantar da, bakteri de. yaşam dediğimiz şey o zaten. ama normalde umurunda bile olmayacak böyle konuları "o halde gönül rahatlığıyla iskender gömebiliriz" demek için kullanıyor ya insanlar, cidden aşırı rahatsız ediyor beni.

Iste buna turculuk deniyor. Inlar yalnizca kedi ve kopek seviyor. Turkiye'de adi hayvansever(?) olan bur dernek kedileri kuzu disinda et yiyemiyor diye kuzu eti satisina cikmisti.

Sen bilmiyorsun diye bitkiler acı çekmiyor mu, bütün evrenle iletişim kurmuyor mu yani, bi tek sen bilmiyorsun diye? Çok güzel kafalar bunlar.

Madem doğa sevgisi madem hayvan sevgisi, o zaman nice nice verimli tarlalara inşaatlar yapılmasın, hayvanların yaşam alanları da işgal edilmesin. Ağaç kesilip kağıt yapılmasın. Arı salgısı bal yenmesin. İneğin koyunun keçinin sütü yavrularına kalsın dokunulmasın. Biz sentetik beslenelim.

Aklınızı başınıza toplayın, hayvana acıyıp bitkiye doğaya acımamak, hayvanı aşağılıyorsun deyip pırasayı pespaye bir şeymiş gibi göstermek saçmalığın daniskasıdır. Hayvan etini yiyen yer yemeyen yemez. Aslolan zulmetmemektir. Aşırılığın alemi yok.

Çok basit birkaç soru sordum. Hakaret yoktu, iğneleyici bir söz dahi yoktu. Hayvansever olanlar cevaplasın demiştim. Kendilerini böyle görenler yani. İşsizmişim ve ukalaymışım bu vesileyle anlamış oldum teşekkür ederim.

Şu sözü söyleyip başka bir şey yazmayacağım bu başlığa:

"tüm gerçekler üç aşamadan geçer. önce alaya alınırlar, sonra kendilerine şiddetle karşı çıkılır, son olarak ise doğruluklarının çok açık olduğu ilan edilir."

hayvanseverim birazcık üzülsem de fazla takmıyorum, ne yapayım doğada herkes birbirini yiyor. fazla vicdan cildi bozar :)
ama sonuçta bir hayvanın leşini yiyoruz :)

Annemi öldürdüm.

limonata
manchester by the sea
we need to talk about kevin
children of heaven

a seperation. iran sineması.

Kramer kramere karsi.

american beauty
what's eating gilbert grape
royal tenenbaums
before the devil knows you're dead

Sevgisiz.

The Godfather 1-2-3 aile dramı olarak 2-3 daha baskın ama 1'i izlemeden olmaz tabi.

Witness protection

mon roi

the return

Rachel getting married

A separation +1

Bir de en hayatimda en fazla etkilendiğim filmlerden biri olan: the stoning of Soraya m.

c.r.a.z.y

juste la fin du monde

Squid and the whale

100 kelimesi ortalama 5-6 lira civarinda sanirim.
yalniz karakter basina olur diye biliyorum bunlar :) karakter basi anlasma yapmaniz iki taraf icin de daha faydali olur.

@fakyoras ben de 1000 karakter üzerinden ücretlendirilir diye biliyorum ama kelime isteyince ne diyeyim bilemedim :) teşekkür ederim cevap için

ortalama fiyat 0,07 tl civarı şu aralar.

ben. ev değil ama, oda.

bana da sorabilirsin.

aslında çakmak durağı çok yakın ama şimdilik onun bir durak öncesi olan yamanevler'e kadarki bölümü açıldı metronun. ileride geçecek ama.

mümkün.yürüyerek 25 dakikada orda olursun.

Coin piyasası şu an tamamen spekülasyondan ibaret. Her hafta daha önce adı sanı duyulmamış bir coin böyle ön plana çıkıyor. O yüzden mümkünse kaybedince üzülmeyeceğiniz miktarlarda yatırım yapın. Sabah uyandığınızda %50 gibi düşmüş olduğunu ve paranızın yarısının buhar olduğunu görebilirsiniz.

öncelikle ripple öyle bir gecede %50 düşecek bir coin değil. market cap'e göre dünyanın en büyük 4. coin'i. o yüzden dalgalanmaları az oluyor. geriye doğru hareketi nadiren yaşanıyor. ama uzun zamandır uykuda, bir çok yerde 2018'in ripple'ın yılı olacağını okudum ama ben al-unut tarzı oynamadığım, daily trade yaptığım için şimdilik yanaşmıyorum. gerçekten de alıp unutacaksanız alabileceğiniz en mantıklı coin.

cardano her yerde amansızca övülen ama bir türlü çıkış yakalamayan coin'lerden. alırsanız zarar etmezsiniz, hatta minik minik para kazanırsınız ama asıl çıkışına ne zaman geçer fikrim yok.

coinmarketcap'te güvenilirlik açısından bakacağınız yer market cap. ripple'ı bu denli önemli kılan şey, market cap'te dördüncü olmasına rağmen birim fiyatının çok düşük olması. yani ethereum bu saatten sonra tutup da 10 katı olmaz ama ripple olabilir, o potansiyeli var. günün birinde 10 usd olsa 8-9 kat kardasınız. ama şu da bir gerçek ki üstlerdeki coin'lerde dalgalanma az olur. vurgun peşindeyseniz altlardaki diğer coin'leri kovalamanız lazım.

bu arada bu coin'lerin tamamı sayılı bir şekilde piyasaya sürülüyor ya da mining'e açılıyor. o yüzden 1 trilyon tane üretilen coin'le bitcoin gibi 20 milyon tane üretilen coin'in birim değeri arasında uçurum oluyor. yani iota'nın 3,76 usd, ripple'ın 1,3 usd olması demek, iota'nın ripple'dan daha büyük bir coin olduğunu göstermiyor. o tamamen var olan coin sayısıyla alakalı bir durum.

vodafone

Vodafone.

Yıllarca Turkcell kullandım hiçbir faydasını ve ucuzluğunu görmedim. Ona ödediğimin 2 lira eksiğinin yarısıyla aynı paketi vodafone'da kullanıyorum gayet de memnunum.

vodafone +1

beş yıl önce turkcell'den geçtim. vodafone iyidir.

ne kadar birbirimize girsek de vodafone'la, turkcell altın plaket de verecek olsa sicili ensar la karalayan bi operatörü asla tercih etmem.

vodafone

Vodafone +1 çok güzel paketleri ucuza kullanıyorum çark çevirme olayı vs vs de ekstrası.

Vodafone

vodafon candır.

5+ senedir vodafone kullanıcısıyım bir kere olsun hat taşımayı düşünmedim. “ensar vakfı ve tecavüz” destekçisi olmaması bi avantaj

Burada Vodafone yazanlar Turkcell- Ensar ilişkisi ve pahalılıktan dolayı diyor.

Bunları bir kenara bırakırsak Vodafone internet hızı konusunda zayıftır. Bulunduğun yere göre şebeke problemleri çekebilirsin. Müşteri hizmetlerine işinin düşmemesini tavsiye ederim.

Benim tercih sıralamam Turkcell-Turk telekom-vodafone şeklinde.

amaan hatırlatma sümer kolçak diye bir tipti.

Hahaha, dahi falan diyorlardı bir de bu adama.

1112211.com'dan itibaren ben de uzun süre takip ettim bu adamı. "when you sell cars with 4 seats to a human, you are influencing them to fuck and multiply. universe is permitting earth to act this way" gibi efsane aforizmaları vardı. ama sonradan iyice deliye bağladı. en son elazığ'da mı nerede, ahırdan bozma tek göz bir yerde yaşıyordu. mutfak tezgahının yanında açık alaturka tuvalet duruyordu. buzdolabında 36 kutu süt falan. bu bildiğimiz düz deli herhalde dedim bıraktım.

evet doğru. herhangi bir şey almadan önce ilk yapacağınız iş 2-3 tane bnb almak olsun.

evet aynen öyle. 3-5 tane alsan seni uzun süre götürür. şimdilik 2 tane alsan da olur. arada bir portföyünde bnb kalmış mı diye bakmayı unutma.

altcoin borsasında altın kural hiçbir şeye pik noktasında girme, yani verge, iota, ripple almak istiyorsan hepsini aynı anda almak zorunda değilsin. mesela verge bu haftasonu çok şişti, şu an 3 gündür yaptığı pikin sadece bir tık gerisinde, ben olsam biraz daha inmesini beklerdim.

ortalama değer. ama kaç günün ortalaması bilmiyorum. son bir ayın falan olabilir.

Aklıma gelen ilk iki film şu ikisi oldu, tamamen amaçsız filmler mesela:
www.imdb.com
www.imdb.com

Monty Python - life of Brian ve holy Grail ve the meaning of life

monty pythonları izledim

www.imdb.com

(bkz: the brothers grimsby) fil sahnesinde anırmazsan gel beni bul :D

sasha baron cohen'in tüm filmlerini izledim. brothers grimsby'de fil ve zehri emme sahneleri dışında anıra anıra gülmedim hiç :D

www.imdb.com

the room (2003)
hot fuzz
this is the end

Yapmak istediğiniz işlem için uygun ATM bulma konusunda problem yaşarsanız veya yüksek tutarlı işlemlerinizde ATM kullanmayı tercih etmezseniz, QNB Finansbank şubeleri aracılığıyla da Enpara.com hesaplarınıza TL, USD veya EUR yatırabilirsiniz. Ancak, Enpara.com sadece dijital kanallar üzerinden hizmet veren bir banka olduğundan, QNB Finansbank şubelerini sadece istisnai durumlar için kullanmanızı, sık ve düzenli işlemleriniz için ATM’leri ve Enpara.com’un internet veya cep şubesini tercih etmenizi bekliyoruz.

www.qnbfinansbank.enpara.com

aha, ben de aramıştım ama bu sorunun cevabını bulamamıştım sitede. sağ olun.

Ben dovizi hep subeden yatiriyorum. Gidin hallediyorlar.

Finansbank çalışanları kendilerini Enpara ile ayrı tutuyorlar. Normalde şubeye gittiğinde işlemini yaparlar ama çok mırın kırın ediyorlar.

border collie hem hareketli bir köpek, hem de deli gibi tüy döker. apartman dairesinde zor olur.

border collie çoban köpeğidir. çok hareketlidir. evde bakılır mı, bakılır ancak hem o mutsuz olur hem de siz. günde 1-2 saat koşturabilecekseniz düşünülebilir yine de.

Border collie çoban köpeğidir. Eskiden sürü gütmesi için kullanılırdı. Çok büyük bir arazide sürekli koşturan bir köpekti yani. Zaten showline değil workline grubuna ait bir köpek yani iş köpeği. Workline sınıfına dahil olan hiçbir köpek apartman yaşantısına uygun değildir. Golden retriever tarzı köpekler daha uygun olacaktır.

aman aman uzak durun lütfen. ilk köpek için en tercih edilmemesi gereken ırklardan biridir çoban köpekleri ki hele border collie.. aman aman.. lütfen, rica ediyorum başka bir ırk düşünün. çok çok sportif, spordan spora koşan insanlar değillerse enerjisi böyle bir köpek seçmek yerine daha düşük enerjili bir köpek seçmek daha mantıklı olur.

yani herkesin aklına geleceği gibi, anahtarlıklarda kullanılan o zımbırtıyı, tele ortadan geçirip oyun mu olacak çıkarmaya mı çalışacak cocuk nedir. kinderden mi çıktı o ?

@kaosu Noel yemeğinde masalara bırakmışlar ufak paketler ordan çıktı. Bir diğerinde de bozuk pusula çıktı, hepsinde sıkıntı var demek :D

dünyanın en anlamsız oyuncağı sanırım. halkayı yaya geçirip sonra bir ucundan çıkarana kadar çevireceksin. peki bunu bir insan neden yapacak, yapmaktan ne zevk alacak orasını cidden anlamadım.

ayrıca o nasıl bir talimattır ya, 1'le 3'ü aynı yapmışlar. çinliler işte.

kinder'den çıkan oyuncakları yeğenlerim için birleştirene kadar akla karayı seçerdim. bu da son halinde anahtarlık gibi bir şey oluyor galiba.

Gece Bitcoin alabilirsiniz.

Tabi onceden EFT yapmis olmaniz ve hesaba gecmis olmasi lazim.

aslında soruyu yanlış sordum. bitcoin alım sitelerine (paribu, cex.io vs.) gece banka hesabından para transferi yapmanın bir yolu var mı, onu soruyorum.

cex.io'dan kredi kartıyla alabilirsin

btcturke papara ile mümkün sanırım, paparada hesap çok olduğundan aynı bankadan havale yapılabilir

profiliniz güven vermiyor olabilir.
profil fotografiniz var mi, isminiz gercek isminiz mi, profilinizde dahaki önce kaldiginiz hostlardan olumlu yorum var mi?

kendinizi tanıtan bir mesaj atıyor musunuz? direk rezavasyon talebi bazen itici olabiliyor. booking gibi düşünmeyin. insanlara kendinizi ve seyahat amacınızı anlatan bir kaç satır bir şey yazmakta fayda var. bir de mesajla da ben genelde uygunluk durumunu soruyorum.

bir diğer sorun bazı kullanıcılar sizin verify olmanızı istiyor pasaport yada kredi kartı ile onu yapmamış olabilirsiniz.

airbnb'be hem guest hem host'luk yapıyorum. birçok sebebi olabilir.

-profilin boştur ve güven vermiyordur.
-istek gönderirken açıklama yazmıyorsundur.
-bazı hostlar yukarıda da dendiği gibi daha strict bir onay seviyesini seçiyor. bu durumda pasaport fotoğrafı falan göndermen gerekiyor.

şunları yapmayı dene:

-resmin yoksa mutlaka resim koy.
-profilini doğrulama adımlarını yap. (sosyal hesaplarını bağla, cep telefonunu gir vs.) ben selfie adımını bile yaptım.
-profiline neci olduğunu, ne iş yaptığını belirten bir açıklama yaz.
-doğrudan rezervasyon yapmak yerine önce tarihi seçerek host'a mesaj at. kendini tanıt, o ülkeye neden gittiğini yaz ve müsait olup olmadığını sor. hiçbir şey yazmayıp doğrudan rezervasyon yapanları -hele bir de profili boşsa- ben de çoğu zaman reddediyorum. bu siteyi booking.com'la karıştırmamak lazım. güven ve iletişim çok önemli.

yeni üyeyim. mesaj olarak umarım evinizi bana açarsınız tarzını bir şey dışında detay vermiyorum açıkçası.
bu arada ülke Türkiye ya, yurtdışı değil.

kendiniz ve yaninizda gelecek diger 2 kisi hakkinda bilgi vermeyi deneyin.
"3 isidci adamin benim evimde isi ne" diye düsünmesi karsi taraf.

xxxxxx & yyyyyy

Yani x kişisi y kişisine alıyor değil mi?
bu şekil?

heyarramhe ile iletişim kurduk. babilbaligi henüz mesaj göndermedi bana.

Her iki kişiyle de iletişim kurduk.

Her iki kişiyle de iletişim kuruldu

İki tarafla da iletişim halindeyiz.

bartman'a ulaştım, kasux bana ulaşmadı. :/

"kullanıcı adı" ile iletişime geçti, "voyage" henüz benimle iletişime geçmedi.

Her iki taraf ile de iletişimdeyiz.

İki tarafla da iletişime geçildi.

karnım doymak bilmedi'ye salı günü mesaj attım dönüş yapmadı henüz.

smokee henüz iletişim kurmadı.

Her iki kişiyle de iletişim kuruldu

kitap alacağım siyah gece ile iletişime geçtim :)

iki tarafla da iletişim kuruldu. ben kitapları gönderdim hatta :p

İki tarafla da iletişime geçildi.

karşılıklı iletişime geçildi.

eriksatie'ye yarın postalıyorum. yalnux da benim adresi aldı...
edit: benimkini gönderdim. bekliyorum bana gelecek olanı da...
edit2: benimkisi de geldi. teşekkürler yalnux...
edit3: eriksatie'e de ulaştı. keyifli okumalar...

bir kitap hediyeleşmesini daha kazasız belasız tamamladık, şükür...

IncredibleMau ile karşılıklı çıkmışız zaten.. iletişim kurduk..

Bizde de iletişim sağlandı.

İki tarafla da iletişim kurduk.

Bana kitap alacak olan karamaleksey ile iletişime geçtik. Ama benim kitap alacağım voyage'dan ses çıkmadı :)

İki tarafla da iletişim kuruldu.

Hemsta ile iletisimdeyiz, kingdagos henuz ulasmadi.

Her iki tarafla da iletişim halindeyiz.

@monicapp bugün kitabını gönderdim.

geç kaldığımı biliyorum ama benim gibi çekilişe katılamayan var mı? birbirimize gönderelim biz de.

Kitap alacağım kişiden ses çıkmıyor.

İki tarafla da haberleştim.

pati'yle iletişime geçtim, burya da benimle iletişime geçti hatta kitaplar(!)ımı gönderdi :)

karnım doymak bilmedi ile iletişim kurduk.

smokee'nin mesajına cevap vermiş olmama rağmen "yeni" mesaj atarak mesajıma cevap vermediniz yazmış. ona da cevap vermiş olmama rağmen yine dönüş yapmadı. ne yapmaya çalıştığını anlamış değilim?

bitfinex

bitfinex.

Ben de bitfinex'ten aldım hatta şu aralar tüm portföy orda duruyor AMA Bitfinex'in yakın bir zamanda çok baş ağrıtacağını düşünüyorum. Gram güven vermiyorlar

ben binance'den aldım. zaten bu ikisi var başka bir yer yok satın alabileceğin.

bunu mağazada denemiştim, kendi bedenime uygun olanı çok bol duruyordu. küçük beden alınca da belden ya da kollardan dar geliyordu ama dışardan bakınca yine bol görünüyordu. almamıştım o yüzden.

çok beğenmedim. kalıbı geniş sanırım. denemeden alma bence.

gerçekten bol görünüyor. modeli öyle herhalde. bol olmasa da güzel değil, sıkıcı düz bir model.

model güzel taşımış olsa da almanı önermem, daha güzel bir parça bulabilirsin.

Bi ekşını yok

Sıkıcı ve düz, o fiyat h&m kalitesi etmez bence. Yaşınızı bilmiyorum ama o fiyata daha ciks bişey alabilirsiniz. Tarzınız ve beğeniniz buysa alın tabii.

Almıyom tamam ndnsjsjsjsj. Ama beğenmiştim

enflasyon düşünüldüğünde en az 2 bin.

saati 8 dolar.
günde 8 saat.
ayda 20 gün.
dolar 4 tl.

5120 tl

yav asgari ücretle ne ilgisi var. paranın değeri ve alım gücü önemli olan değil midir? asgari ücret 1400 tl olsun ama etin kilosu 10 tl olsun mesela. gıda fiyatları ucuzlasın.

türkiye'de malesef bunun dengesi yok.
asgari ücret 2500 olsa ekmeği direk 2 liraya çıkarırlar, yine bi faydası olmaz.

şu anki fiyatlara göre 2500 olsa iyi olur.
2000 de olumlu.

ortalama kira 600 tl 4 kişilik aile giderleri kişi başı 500 olsa 2000 ekstra harcamalarıda eklersek en az 3200 tl olmalı ki bu 6. derece memur maaşı zaten memurda rezil ki bu ülkede.

Asgarî ücrete zam gelmesin. Zam gelince bir şey değişmiyor, alım gücü artmıyor. Hatta zam geldi diye her şeye zam yapıyorlar alım gücü düşüyor bile olabilir.

zam geleceğine alım gücü artsın +1

ama gıda, konut gibi temel şeylerin fiyatları bu seviyede kalacaksa en az 2500 olmalı bence.

ne kadar bilmem ama şehrin büyüklüğüne göre değişmeli ücret, istanbul'da en fazla olmalı, bu şekilde şirketler daha ucuz iş gücü olduğu için fabrikalarını doğu illerine kaydırabilir, ülkeye denge gelir.

7 coğrafi bölge her bölgenin kendi içinde bile farklılıkları var. ülkenin 5'te 1'i olan istanbul. bu şekilde yurt genelinde asgari ücret belirlemek verimsiz.

önce bölge sayısı artırılmalı, her bölge kendi ücretlerini belirlemeli.

aileyi sen açtıysan adresi sonradan değiştiremiyorsun. görüntüleyemiyorsun da. kasıtlı yaptıkları bir çakallık, baya bir aile telef oldu geçen aylarda adres uyuşmazlığı yüzünden.

yok ben arkadaşın aile hesabına giriş yapacağım ama adres giremiyorum şu anda yada süreç nasıl ilerliyor onu da bilmiyor olabilirim önce o davet mi gönderecek sonra mı adres onaylayacağız ?

arkadaşın senin mail adresine bir davet gönderecek, o davetteki linke tıkladığında uygulama seni yönlendirecek, adresi o zaman gireceksin.

sırf şu saçmalık yüzünden apple music'e geçtim.

Ses işitiyor musunuz peki?
Bence kardiyolojiye tekrar görünün

Başka bir doktora daha muayene olun isterseniz, içiniz rahatlar. Geçmiş olsun.

Mide kapakcigiyla ilgili bazi sorunlar buna yol acabilir.reflu olabilir sizde.surekli agizdan nefes alan kronik burun tikanikligi olan biriyseniz de boyle bir his verebilir.

doktor ekg çekmiş. ekg'de bir şey çıkmadıysa muhtemelen bir şeyin yoktur. üfürüm olsaydı da steteskopla bile anlardı.

ama bununla birlikte başka semptomlar varsa (hareket halinde tıkanma, göğüste ağrı/baskı hissi vs.) kesin bir doktora daha görün. eko da çeksinler.

yanlışlıkla ufak tefek cinayetler adlı dizinin başlığı exist is pretty başlığına taşınmış. ikisi birleşmiş.

hata yani. sonradan düzelttiler de olan o suser'ın nick altına oldu.

Dizinin başlığını taşımışlar.

Exist is pretty bir zamanlar duyuruda da yazardı. Başına bir şey geldi sandım.

Hiçbir ücreti yok. Havale, eft vs. her şey ücretsiz.

Bir banka hesabı kullanacaksanız enpara en mantıklısı.

babil,kitapyurdu gibi sitelerde yüzde elli indirim sağlıyor zaman zaman. ayda bir kere başka atmlerden ücretsiz para çekebiliyorsunuz,bu anlamda pratik. spotify,netflix gibi mecralarda yine yüzde elli indirimi oluyor.aklıma gelenler bunlar şimdilik.

gayet pratik. çok memnunum.

Sinemia'da indirimi var şu an. Ayda 3 sinema 14.99. Kullanıyorum çok güzel :)

enpara iyidir fazla düşünme üzerine :)

6 aydır kullanıyorum. Çpk memnunum. Daha önce aklım nerdeydi diyo kızıyorum kendime. Çok işlevli bir meret. Yazan kişi (uzaktan tanıdık olur) sağolsun.

çok tavsiye!

ben de geç geçtiğim için pişmanım. enpara iyidir. daha ilk aydan indirimlerden ordan burdan 50 tl'ye yakın tasarrufum oldu. yıllardır neo card ve axess var, ikisinin 5 yıldır yaptığı güzellik 50 tl'yi bulmamıştır.

Ben cepteteb'i tercih ederim. Ücretsiz kredi kartı, borsada işlem yapabilmek, daha cazip fırsatlar. İkisi de var bende ama arada kalsam cepteteb'i seçerdim..

enpara da kredi kartı çıkardı. ücretsiz olmasının yanında üste para bile veriyor.

ikisini de alabilirsin. masraf yok nasılsa hangisi işine gelirse onu kullanırsın. ben öyle yapıyorum.

Taş gibi algısı versin diye

sen iş makinelerinin su geçirdiğini duydun mu ?

caterpillar sahiden de hem iş makinesi hem bot üretiyor. ikisi aynı şirket. onun sayesinde iş makinesi=bot gibi bir algı oluştu, diğerleri de onu taklit ederek botlarına iş makinesi ismi koydu.

yemek.com gibi şeyler olabilir.

yani sir gawain'in dediği gibi adamlar ağır koşullarda dayanıklı ayakkabı eksikliğini görmüş olabilir atıyorum kendi iş aracı hiç girilmedik yere girebiliyor ama adamın ayağındaki ayakkabı onu yarı yolda bırakabilir. yani tabanı ince bir ayakkabı araca binerken zarar görebilir, araçtan inince taşa basınca rahatsız edebilir. ayakkabı çamura batabilir.

tureng.com

plaza ingilizcesi. gecenlerde birisi ile konusuyoruz, bana "müdür bana öyle bir feedback verince ben de hemen gerekli aksiyonlari almak zorunda hissettim ama bu tür okazyonlar bizim hedkuartirda cok oluyor" dedi. allah belani versin demenin bu kadar rahatlatici oldugunu orada ögrendim.

o olmazsa işler aksar. Bildilerini de kimseye anlatmaz it.

bizim "kilit" dediğimiz şeye ingilizcedeki key'den devşirerek anahtar diyorlar plaza dilinde. kilit müşteri, kilit çalışan vs gibi düşün.

"birimdeki herkesle uğraşmayalım, bir kurban seçelim, işi ona anlatalım, o herkese anlatsın, mümkünse zeki olsun biraz, uğraştırmasın diğerleriyle" cümlesindeki kurban şahıs. kurbanlığını da birimindeki diğer kullanıcılara forsunu satarak giderir.

Kilit personel haliyle saçma oluyor işi kilitleyen adam gibi. Bu nedenle ifadeye darlananlar işi çözebilecek tek adam manasında kişi hakkında konuşurken kilit personel yerine anahtar personeli tercih ediyor.

bir organizasyondaki kritik kişiler. bunlar olmadan iş yürümez, yerine ikameleri yoktur.

Kilidi anahtar anlamında değil kilittaşı anlamında düşünülünce mantıklı oluyor.

hepsiburadada olmaz o tarz bişey.

3 kere aldım çıkmadı ama bu size hıyar çıkmayacağı anlamına gelmez tabi.

çıkmaz.

satici hepsiburada ise cikmaz. bir ay once aldim, cikmadi.

olmaz.
o siteden alışverişlerim olmuştu ve hiç böyle tatsız şeylere denk gelmedim.

çıkmaz ama çıkarsa da güzel olur, sözlüğe yazarız.

Bu mevsimde hıyar çıkmaz ama uzun turp çıkabilir.

puanı düşük satıcılardan alırsan çıkma ihtimali de var.

ihtimal var. en son bir yıllar önce bir satıcıyla sorun yaşamıştım. hepsi burada olumsuz yorum yapmama teknik olarak izin vermemişti. sonradan değiştirdiler mi bilmiyorum bu olaydan sonra hiçbir şey almadım.

telefon problemli olursa asla iade almazlar, bu kesin bilgi. aldığım son ürünlerde iade ettim ve paramı vermediler. olay mahkemeye gidecek.

Geçen yıl Xiaomi'nin Powerbank'ını aldım sahte çıktı. Düpedüz sahte hem de, iki kere kullanıp çöpe attım o derece sahte :)

Hıyar koyacak kadar ileri gitmezler belki ama sahte, kullanılmış, arızalı, iade ürün vb çıkabilir. Satıcısı Hepsiburada olursa sorun olmaz ama.

aman abi olmasın, sonra samimiyetten ölüp burayı birbirlerinin feysbuk duvarı gibi kullanmaya başlarar. ben de diyorum niye burada kimse birbiriyle anlaşamıyor, meğerse zirve pampişliği virüsü karışmamış aralarına! tü tü maşallah, nazar değmesin pls.

Vallahi ben de bunu merak ediyordum. Olsa gider miyim bilmiyorum ama meraktan giderdim belki.

Soruya cevap: Ara sıra, "şuradayım, isteyen gelsin" tadında ufak tefek buluşma çağrıları yapılıyor ve bence bu şekilde zirve ihtiyacı karşılanıyor gibi.

Alttaki cevabı gördükten sonraki edit: Ben duyuru zirvesi diyerek cevaplamıştım. Sözlük değil yani.

2004'ten beri sözlükteyim. ilk bir iki sene sırf meraktan iki tanesine katılma gafletinde bulundum. sözlük zirvesi kadar sakil, yapmacık ortam çok az gördüm. normalde selam bile vermeyeceğin kafa ve kültür olarak senden fersah fersah uzak garip insanlarla zoraki muhabbet kurmaya falan çalışıyorsun ezik gibi. askerlik gibi bişey lan. askerlik bile bundan daha iyi, en azından mecburum diyip katlanıyorsun. belki "ben nasıl insanlarla yazışıyormuşum?" demek için meraktan bir kere gidilebilir, o kadar.

sonuç: olmasın. böyle iyi.

Su an durumum iyi değil zaten, ne kadar gec o kadar iyi.
Haber bekliyorum gencler... bekledigim sey olursa mini bir zirve yapacagim. Çaylar benden :) saka la ne cayi, muhabbet ve bira ;)

10-15 yıldır sözlükteyim, işten güçten bir kere bile zirveye katılmadım. Merak da etmiyor değilim aslında. Şimdi işi bıraktım birkaç aydır rahatım, bir şeyler olursa kesin katılırım.

çantan varsa istediğini sokarsın. içmek neyse de ben bir şey yenmesine acayip kılım. sinemada iki saat boğazını tutamayan insan gözümde net ameledir.

Evde bile film izlerken bir şeyler atıştırmak çok zevkli oluyor. Ben de çok yemem ama özellikle mısır gibi şeyler yenilmesi gayet doğaldır, amelelikle alakası yok. Fakat geçen sene La la land filminde Suriyeli bir aile çekirdek çitlemişti, öyle terbiyesizlik yapanlara müdahale dahi edilmeli.

açsam yaparım.
aç karnına izlediği filmden bir halt anlamıyor insan.

Göstere göstere istediğiniz şeyi içeri sokabilirsiniz. Görevliler müdahale ederse de bunu yasaklayan hiçbir mevzuat olmadığını söyleyin. Kendileri yasak uyduruyorlar.

Genelde sırt çantası ile gezerim, ona atıp giriyorum.

Çantada cepte sokuyorum

soya sütlü susuz nane aromalı chai tea latte

Chai tea lattede kahve yok?

Pumpkin spice latte olabilir ama bana tatli geldi.

irish cream'li mocha ama krema koydurma, fazla tatlı oluyor.

pumpkin spice latte artık yok?

bu işlerden pek anlamam; ama sütlü kahve denilince cappuccino'nun üzerine tanımam!
hele, hele bir defaasında şu irish cream denen kremayla yapılanını içmiştim ki böyle bir şeyin tadının güzelliğini tarif etmek için edebi bilgim yetersiz kalır.

grande ristretto bianco extra 1 shot.
tesekkuru sonra edersin ;)

benim kışlık tarifim: mistonun içine bir iki pump böğürtlen sıktır. üstüne de tarçın dök.

pumpkin spice sezonu bitti. gingerbread ve toffee latteden birini sec christmas temali olsun diyorsan. onlarin haricinde white chocolate moccha var ama cok sekerli geliyor bana. ancak short boy bardakta icebiliyorum.

Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı kitabı

Bundan daha pahalı, daha eğlenceli, kıymetli bir çok hediye aldım ama hiçbiri beni, bunun paketini açtığımdaki kadar mutlu edemedi.

Sene 2008

Sene 2003 babamın aldığı 100. yıl beşiktaş forması.

2 arkadasimin cizdigi "kuehles blondes" mangasi.

Her sayfada benle ilgili ne dusunuyor yazmislar ve yanina cizmisler. Tam manga karakterleri gibi ^^
Su ana kadar benim icin ugrasilmis en guzel hediye <3

şöyle bir düşündüm de, yok galiba. lisede kız arkadaşımla ilk defa seks yapmıştık, belki o olabilir.

insanlara sürekli çok kasmayın ben doğum günlerine öyle büyük anlamlar yüklemem derim, ondan sanırım.

Kindle. Bir de 10 yıl falan önce mp3 playerler yeni çıktığında Creative mp3 player alınmıştı, şok olmuştum.

çok özel bişey almadım şimdiye kadar. en güzeli şudur diyebileceğim bişey yok. genelde kıyafet, parfüm, takı, hediye kartı :) gibi şeyler.

Kar kuresi

nerf kartal gözü. (yaş 12)
vignette.wikia.nocookie.net

6-7 yaşlarındayken bana alınan şortlu fenerbahçe forması, giyip sokaklarda bağıra bağıra koşmuştum.

atari tabii ki. çocuk yaşta aklımı kaçırmıştım sevinçten.

Arkadaşım beni catwoman olarak çizmişti.

Küçükken babam sürekli yeni çıkan teknolojik şeyleri alıyordu. Gameboy falan aldığında deliriyordum.

yaklaşık 1 buçuk seneyi kapsayan, neredeyse her günü benimle ilgili yazılmış 2 defterden oluşan günlük. fiyatı ne olursa olsun bundan daha "değerli" bir hediye almadım.

Ablam, enistem ve yegenlerimin hazirladigi kutlama videosu.

Eski is yerimde yaptirilan dogum gunu pastasi.

Uzaktan kumandalı kırmızı araba, 25 yaşında filandım,

Servis ile 1 saat sürüyor.

İşe yakın ev seçtiğim zaman asla akşamları "Dur bir çıkıp yürüyüş yapayım Kadıköy'de" deme imkanım olmazdı. Merkezden uzaklaşmak istemem. Denedim ve pek hoş olmadı benim açımdan. Genelde merkezi konumda ev seçmeye çalışıyorum. İş olduğunda da bir şekilde ulaşılır diye düşünmüştüm. Memnunum.

Yürüyerek 15 dk.
Sırf bu yüzden Asya’dan Avrupa’ya taşındım. Okuduğum bir kitapta yetşkin mutluluğunda işe gidiş-geliş zamanının azlığının çok önemli bir kriter olduğundan bahsediliyordu. Katılıyorum.

30-40 dk. arası değişiyor. Bence İstanbul için yakın. Bir de tek vesait gidiyorum.

yürüyerek 15 dk. çünkü İstanbulda yol zulüm.

bir asansör mesafesinde :) yaklaşık 2 dk. sürüyor...

Yürüyerek 10 dk. çünkü işe geliş ve çıkış saatlerinde yol istanbul'da gerçekten çekilmiyor. Genellikle off saatleri tercih ediyorum dışarı çıkacağım zaman da.

1,1.5 saat sürüyor. İki Otobus değiştiriyorum trafik ve kacirdigim 2. Otobüs yüzünden yaklaşık 1.5 saatimi alıyor dönüş ama gidiş hep 1 saat.

bisikletle 5, yürüyerek 20 dakika. hava durumuna göre yaya ya da bisikletle gidiyorum.

1.30 saatti, haftaya 5 dakika olan bir yere tasiniyorum, acayip mutluyum :D

sabah işe gidiş 40 dakika, akşam eve dönüş 1-1.5 saat sürüyor. tayyip geldiyse, köprüde bitmeyen çalışmalar varsa, beklenmedik bir yağmur yağdıysa vs dönüş 2 saati geçiyor.

kadıköy'de yaşadığım için işyerim nerede olursa olsun evimi değiştirmem. çogüzel semt maşallah.

50 dk.

hayatım boyunca okullarım, eski işyerim falan min. 1 saat uzaktaydı hep. alışkın olduğum için sorun etmiyorum.

Araçla 8 dakika

araçla 5 dk.
istanbul'a iş için gelen insanlar evlerini işlerine yakın tutabiliyor. asıl uzak olanlar ailesiyle önceden de istanbul'da yaşayanlar.

1,7 km - 20dk. yürüme
ben özellikle seçmedim, denk geldi.

Yol boş olsa kendi aracımla 8-9 dakika sürüyor. Ama ANKARA trafiği diye bir şey var o yüzden 25-45 dk sürüyor genelde.

üsküdar-tuzla

git-gel toplam 100 km. günün 3 saati yolda. o 3 saatin min. 1 saatini kitap, blog vs. okuyarak geçiriyorum. başka türlü vicdan azabı.

minibüsle 10 dk yürüyerek 20 dk falan. dünyanın sonunda çalışıyorum ve oturuyorum, keşke uzak olsaydı.

yürüyerek 25 dakika, otobüsle 5 dakika + 5 dakika yürüme mesafesinde. gün içinde zaten yoğun oluyo insan bi de evden işe, işten eve ulaşmak için zaman kaybetmek istemediğim için seçtim. zira trafikte geçen boşa zamana çok acıyorum.

Arabayla 15, bisikletle 30dk.
@sopiro kesinlikle aşırı mutluluk verici bir şey. Fakat 9 saatini sevmediğin bir işle uğraşarak harcıyorsan, keşke 1 saat gidip- 1 saat gelsem diyorsun..

yürüyerek 30 dk, istanbul, abi çok rahat. inanılamz rahat böyle bir rahatlık olamaz.

ev mecidiyeköyde, akşam iş çıkışı herhangi bir araçlar ulaşmak zaten mümkün değil. eve yakın diye gidiş 1 saat dönüş 1,5 saat (metrobüsle) olan işimden ayrıldım.

orada çok daha mutluydum ama lokasyon ağır bastı.

sabah 8'de evden çıkıyorum, 08:50'de işyerindeyim. Aslında mesafe 10 km bişey ama işin içine toplu taşıma girince böyle oluyor. Ama istanbul şartları için fena değil bence.

7:45te servise biniyorum 8 buçukta iş yerindeyim. Gebze'de oturmak istemezdim. İzmit iyi

muhtemelen olmayacak.

izmir'in ortasında konak meydanı yakınlarında oturuyorum. manisa organize sanayi 40 dakika, çiğli organize sanayi 42 dakika, esbaş 18 dakika (en yakını), pınarbaşındaki fabrikalar 27 dakika, kemalpaşa osb 32 dakika, okulum ise 38 dakika gözüküyor arabayla.

hoş, her gün manisa'ya arabayla gitmek de beni çok yormaz. evimi değiştirmeyi düşünmüyorum. çünkü manzarası ve konumu dehşet güzel. 2007'den beri de şu an durduğum yerdeyim zaten. bornova veya gaziemir'e taşınmayı düşünmem. onun yerine alsancak, basmane, yeşildere trafiklerine dalarım daha iyi.

kelimesi 0,07 - 0,08 tl gibi şu aralar.

sayfabaşı 10 tl ortalama. yeminli tercümede ise bu 20 tl.

100 kelime 1.5-2 lira

yani çevirdiğin metnin türkçesi 10.000 tutarsa ise 150-200 isteyebilirsin.

yapamayacak gibi olursan bana paslayabilirsin;)

Teşekkürler arkadaşlar, bayağı farklı rakamlar söylemiş bulundu herkes :) @edgenabby yaklaşık 7000 kelime, ben aldım şimdi ama tabii zamanım olmazsa sana paslarım :)

100 kelime için 1,5 lira çok çok düşük bir rakam. hiç yapma daha iyi. günde ortalama 4000 bin kelime yapsan günlüğü 60 liradan çalışmış oluyorsun. pazarda su satsan daha fazla kazanırsın. belki mesleği çeviri olmayan öğrenciler yarım yamalak dil becerileriyle ekmek parasına yapıp piyasanın anasını belliyor olabilirler o ücrete ama profesyonel olarak bu işi yapan biri olarak verdiğim fiyatlar şu anda türkiye'de genel geçer kabul gören, çeviri şirketlerinin çevirmenlerine ödediği ücretler. 0,06'dan düşük yapan yok. yapsalardı geçinemezlerdi zaten.

@sir gawain evet ben de zaten özellikle makale çevirisi oldugu için sizin verdiğiniz katsayıyı baz almıştım, sadece biraz yardımcı oldum öğrenci bütçesi olması dolayisiyla.

hiç bir şey olmaz

Muz cumhuriyetinde olsan tutuklayıp katıksız 3 gün hapse atarlar.
Türkiye'de bir şey olmaz.

bişi olmaz. onlar unuttu bile

bireysel kullanım demekle iyi yapmışsın yoksa ciddi para cezasıyla karşılaşabilirdi ofis.

İnternete bağlanmıyor diye internet servis sağlayıcınızdan önce Microsoft'u aramak? Ya ahahah çok özür dilerim, okuduğumdan beri gülüyorum.
Bir şey olmaz herhalde.

Şu an korkudan ve stresten ölmek üzereyim emin misiniz ya bişi olmaz di mi

@kobuzchu kiz

Ya ben işte hiç anlamıyom bu işlerden :(( lanet ya niye aradım maş gibii :(((

adamlar kim lan bu manyak diyip gülmüştür en fazla merak etme

:))) sen bittin ama bizi çok güldürdün:)
Hemen kaç oradan

Harbiden gönlü güzel bi kardeşimizmişsin, herkes böyle olsa hayat bayram olur :)

Cevap: Bişii olmaz. 3 kuruşluk mikrosoft için uğraşmazlar. 20 bin Euro x 20 adet pc'de yüklü programların olduğu bir fabrika düşün. Buna bile aşağı yukarı 2 yılda bir sürpriz baskın yapıyorlar, lisans denetlemesi adına.

Not: 20 bin Euro pc başına yıllık kira bu arada.

Microsoft'u aradığınız için bir sıkıntı olmaz ama lisanssız yazılımı tespit etmek için denetimler yapılıyor arkadaşların dediği gibi.

Bence daha komik olan Microsoft un sizi ciddiye alıp sorular sorması olmuş:)

bilgisayar internete bağlanmıyor diye microsoftu aramak çok komik :D duymuştum ama bu kadarını duymamıştım.

bişe olmaz bence ya.

Lütfen bu duyuruyu silme. Efsane duyurular arasına girsin.

Not: birşey olmaz.

ya aşslsldld sabah sabah çok güldüm:)

adresi ve şirketi bilmedikleri için sorun yok. microsoft epey zamandır ufak işlerle uğraşmıyor.

bir şey olmaz. adamlar da sallamamış zaten doğal olarak.

o değil de internete giremeden mikrosoftu nasıl aradın ya? ezberinde mi numara adsfdghgjhkjl??

gerçekten microsoft'u aradınız mı ya? :)))

bişey olmaz korkmayın bu kadar.

halen baglanmıyosa bakabiliriz beraber

internete bağlanmıyor diye mikrosoftu mu aradın hahahahahaha

hiçbişey olmaz sıkma canını

Serin hikaye...

Bir şey olmaz.

aynısı bi arkadaşımın başına geldi. şu an interpol kırmızı bülteninde 6. sırada. herkes neden dalga geçmiş anlayamadım. çok ciddi bi mesele bu.

Dndkdkkd ya şöyle oldu olay, ben wifi ye bağlandım telefondan, baktım sorunsuz çalışıyor, ama bilgisayar bağlanmıyor, burdan hareketle sorun bilgisayarda sandım. Sorunu google a yazdım, Microsoftun bi makalesi çıktı, baktım orda yardım seçeneği var, numaramı falan yazdım beni aradılar, böyle oldu olay, bilgisayar benim değil, birinden aldım bi işimi halletmek için falan dedim :D cidden malım ya off

sorun düzeldi mi peki? bi kapatıp açsaydın modemi ve bilgisayarı.

Geçen ben de aradım bir şey olmaz. Güncelleme geldi ondan sonra bağlantı gitti. Diğer cihazlar bağlanabiliyordu. ISP ile kavga ettikten sonra bunları aradım. Çok yardımcı oldular. Gülünecek bir şey yok. Numaraları: 08503902777

@elorelia

Modem nerde bilmiyorum, bizim ofiste değil.

Valla ben de güldüm, Allah da sizi güldürsün :)

Bundan sonra internete bağlanmazsa driverlarını güncelle. Update sonrası yaşanabiliyor o sorun.

Bir şey olur mu olmaz mı bilmiyorum orasını. olmaz umarım.

yani sen de mikrodalga çalışmıyor diye tedaş'ı aramışsın bacım. öyle düşün. ha arabanın yakıtı bitti diye volkswagen'i aramışsın ha bu, ya da hasta oldun diye ananı arayıp çemkirmek gibi bir şey bu :)

Hahahhha ben yokken çok eğlenmişsiniz yine :D

Bir şeycik olmaz dünyadaki (bak Türkiye demiyorum) Windows yüklü 10 bilgisayarın 4'ü lisanssız kullanıyor zaten. Adamlar bunu bilmiyor mu sanki? Her yerde çatır çatır crack paylaşılıyor, hatta Windows 7'den Windows 10'a geçilirken sahte (crackli) Windows'u da geçirebiliyordun. İsteseler bir şekilde onu da tespit eder kimseye lisanssız kurdurtmazlardı.

Şirket adını verdiysen haftaya gelirler ama avukatla. Yukarıdaki paragraf kişisel kullanım içindi.

@chicha

Ortada bi şirket yok zaten, bağımsız çalışan avukatın stajyeriyim ben.

(bkz: dab)


özel bir anlamı yok. hype olmuş bir dans figürü, bir poz.

benim şahit olduğum durum şöyleydi: kız yanındakilere bir şey söylüyor, sonra onlar gülerken o da bunu yapıyor. yani “vay be, süper espri yaptım” gibi bir şey mi demek acaba?

evet, “vay be, süper espri yaptım, bu işin hakkından geldim” gibi bir manaya geliyor.

Usian Bolt'un Nike reklamlarında Nike amblemine benzeterek yaptığı şu hareketten türemiş 'Ben süperim' anlamına gelen bir hareket.
www.google.com.tr

frosch aloe vera kullanıyorum. elleri daha az tahriş ettiğini iddia ediyor. bir de kokusu güzel. temizleme konusunda bir şey diyemem, bana hepsi aynıymış gibi geliyor.

Frosch.
3. yilim ve cok memnunum

turmepa'nın bulaşık deterjanını almak için gittiğimde bulamadım. "saraylı beyaz" diye absürd isimli bir marka çıkmış, bitksiel bulaşık deterjanı diyor. ondan aldım ilk defa. gayet de güzel temizliyor ve tabi doğal. memnun kaldım.

fairy platinum, makine için. güzel yıkıyor.

Ben fairy ciyim. Bulasik makinesinde de elde de. Platinum olani en guzeli.

makine siemens finish iz bırakıyor koku yapıyor.
fairy çok fazla koku yapıyor.
froscha geri döndüm.

nalbur olsam tinerden koseyi donerdim su devirde

şampiyonluk derken şl'de mi?

fklsdfjs. şuraya bakın da bi kendinize gelin:

www.oddschecker.com

yok türkiye ligi yaw :) şampiyonlar ligini yavaş alsın beşiktaş. türkiye ligi için muhteşem bi oran ya. gs takım değil fener zaten leş. bi zorlarsa başakşehir. italya'da juventus açılır şu an 3.cü, psv hollanda'da 8 puan fark yapmış.

haa sen juve psg falan da yazınca şl sandım bir an. süper lig için iyi oran. zaten topu topu iki aday var (gs, bjk), başka yok.

oynadım ya kuponu. saldır beşiktaş'ım saldır juventus'um saldır psv'em

napoli

o kupon napoliden yatar.

tanrı olmak zor iş güzel kitap. filmi de var.

hepsi güzel kitaplara benziyor ama ağırlar. ben buzda yürüyüş'ü ya da doğru avrupa'ya seyahati alırdım.

büyük çoğunluğu güzel şeylere benziyor, o nedenle şöyle bir eleme öneriyorum:

- mesela baudrillard'ın simülakrını seçecek olsaydınız felsefeye ve kavrama aşinaysanız, yeni bir şeyler eklemek adına nesnelerle ilgili olan diğer kitabını okumaya da ihtiyaç duyabilirdiniz. ama tek kitap olacak, o zaman baudrillard'ın üstünü çizelim.

- werner herzog filmlerinin öenmli bir bölümünü izlemediyseniz -oyuncularıyla diyelim klaus kinski ile ilişkisini ve neden kavga edip durduklarını- daha adam etrafında bir kavram haritası geliştireceksiniz ki üzerinden devam edesiniz. dolayısıyla çizin. (ben az bir miktarda filmini izledim sadece, kinski ile olan durumu da beni çılgın bir wiki hoplama seansına itmişti, böyle bir kitabı bundan önce okumamla bundan sonra okumam sanırım farklı olurdu)

- tarihle ilgili olan kitaplardan antolojik veya referans değerinde olan veya bu iddiayı taşıyan şeyleri seçmişsiniz ki bence akıllıca bu. ama onları üzerine oturtacak bir bakış açısı veya yöntemi oluşturmadıysanız, referans değerindeki eserlerde bile var olan confirmation biasleri görmeme ihtimaliniz olabilir. bu kişilerin alanlarına hakimiyetleri değil de tam da bu kitapların arkasındaki bibliografilerine bakarak bence ne kadar çapraz okuma yaptıklarını değerlendirin. cevabınız olumsuzsa üzerini çizersiniz.

- 1'i olan bir eserin 2'sini de okuyacağınıza göre araya zaman koyacaksınız,onun da üstünü çizin.


bence geriye kalan küme içerisinde bilim kitapları izole halde de bir değeri olan tek kitap kümesi. sonra bir şey okumasanız da, kendinizi kontrol falan etmeseniz de bir şey kazanacaksınız. tembel insan şeysi oalrak ben tam da bunu öneriyorum.

tarihler gelip geçecek, yığın okuma yapsanız da metamatiksel düşünmüyorsanız bir anlamı olmayacak, düşünütorsanız çoğu okuma gereksiz olacak, herzog bir gün ölecek, felsefeleri aslında her insanoğlu ilgiliyse akıl edebilir, ilgisizse okumaz bile. ama bilim ilgi kadar beslenmek de gerektiriyor. kafaya üzerinde oynayacak malzeme lazım zira.

dolayısıyla evrim, feynman kitabı, matematiksel düşünme vs arasından bir seçim yapın bence.